Purpose: The aim of this paper is to investigate the relationship between sukuk issued by participation banks and economic growth in Turkey. Method: In this paper, Engle-Granger co-integration and Grenger causality approaches were used as methods. The sukuk issued by all participation banks operating in Turkey and real GDP figures have been analyzed for the period of 2013Q4-2021Q3. Findings: As a result of the Engle-Granger co-integration test, long-term statistically significant co-integration relationship was not found between the issuance of sukuk and real GDP. However, according to the Grenger causality test results, a one-way Grenger causality relationship from real GDP to sukuk issuances was found. Implications: According to the results of this paper, there is no co-integration relationship between the sukuk issued by participation banks and economic growth in Turkey. In other words, it was concluded that there is no long-term equilibrium relationship between the variables. In addition, the one-way Grenger causality relationship determined from economic growth to sukuk issuance shows that participation banks cannot contribute to economic growth with the sukuk instrument, on the contrary, they benefit from economic growth. The results of the study are in the opposite direction of the expected results. Originality: The originality of this study is that it is the first study to examine the relationship between variables in the context of Turkey using the Engle-Grenger co-integration and Grenger causality approach.
Finansal piyasalar siyasi gelişmelerden etkilenme eğilimindedir. Analistlerin tahminleri, piyasa duyuruları, siyasi içerikli ve kurumsal haberler yatırımcıların beklentilerini şekillendirdiği için hisse senedi piyasalarına etki etmektedir. Uluslararası kuruluşlar tarafından hazırlanan raporlar yatırımcılar tarafından incelenmekte ve yatırım kararlarında dikkate alınmaktadır. Avrupa Birliği, üyelik sürecinde olan ülkelere ilişkin çeşitli ilerleme raporları sunarak toplumsal ve bireysel konularda olumlu ve olumsuz gelişmeleri değerlendirmektedir. Günümüz iletişim çağında raporlarda yer alan olumlu ve olumsuz gelişmelerin finansal piyasaları ve yatırım kararlarını etkilemesi beklenen bir durumdur. Türkiye gelişmekte olan ülkeler kategorisinde yer almakta ve süreci devam ettirecek reformlar yapmaktadır. AB müzakere süreci boyunca Avrupa Komisyonu, aday ülkelerin sonbahar aylarındaki performanslarını Kopenhag kriterleri kapsamında değerlendiren raporlar yayınlamaktadır. Acaba Avrupa Birliği ilerleme (ülke) raporları, finansal raporlar gibi sermaye piyasaları tarafından dikkate alınıyor mu? Çalışmada bahsi geçen sorunun cevabı aranmıştır. Bu çalışmanın amacı Avrupa Birliği ilerleme (ülke) raporlarının Türkiye sermaye piyasalarında fiyatlanıp fiyatlanmadığını araştırmaktır. Çalışmada günlük MSCI-Türkiye borsa endeksi verileri kullanılarak yatırımcıların 2005-2022 döneminde söz konusu raporlara olan tepkisi olay analizi yöntemi ile tespit edilmiştir. Çalışmanın bulgularına göre, 8 raporun endeks üzerinde anlamlı etkisine rastlanmaz iken 9 raporda istatistiksel olarak anlamlı anormal getiri gözlemlenmiştir. Dolayısıyla çalışmanın sonucu ilerleme (ülke) raporlarının yatırım kararı verilirken dikkate alındığını ve Türkiye sermaye piyasalarında fiyatlandığını göstermektedir.
Income inequality has a significant socio-economic impact on people's daily life. For this reason, knowing which factors affect income distribution is important in terms of eliminating the inequality. In the literature, it is argued that the main factor affecting income distribution is inflation. In this research, the causality relationship between inflation and income distribution is investigated with the Dumitrescu-Hurlin panel causality test, using the annual data of 8 developing OECD countries covering the period 2007-2019. As a result, no any causality relationship is found for the country group considered, both from inflation rates to income distribution, and from income distribution to inflation rates. In other words, inflation rates are not the cause of income inequality in the countries included in the analysis, and vice versa
A dual banking system has emerged in Turkey with the participation banks starting to operate since the mid-1980s. Therefore, it is important in terms of financial policies whether the two types of banking models are compatible or incompatible with each other. The aim of this study is to investigate how credits of conventional banks affect participation banks in the context of Turkey. Monthly observations of participation and conventional banks credit during the period between 01/2005 - 02/2022 are used in study. Kalman filter method with simple regression analysis was preferred as a model. The findings implied that the conventional banking model did not hinder participation banks in the credit market.
Amaç –Türkiye’deki katılım bankalarının CAMELS göstergeleri ile ekonomik büyüme arasındaki ilişkinin incelenmesidir.Yöntem –Çalışmada yöntem olarak iki farklı ARDL modeli kullanılmış olup, Türkiye’de faaliyet gösteren tüm katılım bankalarının (Albaraka Türk, Emlak Katılım, Kuveyt Türk, Türkiye Finans, Vakıf Katılım ve Ziraat Katılım)CAMELS gösterge oranları ve reel GSYH rakamları 2013Q4-2021Q3 dönemini kapsayacak şekilde analiz edilmiştir.Bulgular –Her iki model için değişkenler arasında eş-bütünleşme ilişkisinin mevcut olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Uzun dönem katsayıları incelendiğinde A (varlık kalitesi) ile ekonomik büyüme arasında negatif, M (yönetim etkinliği) değişkeni ile ise pozitif anlamlı bir ilişki olduğu saptanmıştır. Kısa dönem katsayıları incelendiğinde, CC (sermaye yeterliliği) ile ekonomik büyüme arasında anlamlı ve negatif bir ilişki bulunurken, A (varlık kalitesi) değişkeninin sonuçları uzun dönemle paraleldir. L (likidite) değişkeni ve bir önceki dönem değeri ile ekonomik büyüme arasında anlamlı ve negatif bir ilişki bulunurken, E1 (kazanç) değişkeninin bir ve iki önceki dönem değerleri ile ekonomik büyüme arasında anlamlı ve pozitif bir ilişki tespit edilmiştir. Kısa dönemde E2 (kazanç) değişkeninin iki ve üç dönem önceki değerleri ile ekonomik büyüme arasındaki ilişki negatif yönlü iken, S (piyasa risklerine duyarlılık) değişkeninin bir, iki, üç ve dört dönem önceki değerleri ile ekonomik büyüme arasındaki ilişki pozitiftir. Ayrıca kısa dönemde M (yönetim etkinliği) değişkeninin bir, iki ve üç dönem önceki değerleri ile ekonomik büyüme arasında negatif anlamlı bir ilişki bulunmuştur. Tartışma –Elde edilen sonuçlar katılım bankacılığının gelir getirmeyen finansmanının toplam finansmana göre oransal olarak daha yüksek olması durumunda ekonomik büyümeye uzun ve kısa dönemde olumsuz etkilerinin olduğunu göstermektedir. Kısa dönemde katılım bankalarının sermaye yeterliliği ve likidite değerleri ile ekonomik büyüme arasındaki ilişki negatif yönlü iken bu etki uzun dönemde kaybolmaktadır. Katılım bankalarının kazanç değerleri önceki dönemlerden fiili döneme doğru incelendiğinde, kazanç kalemlerindeki artışın kısa dönemde ekonomik büyümeyi negatif etkilediği sonucuna ulaşılmıştır. Yönetim etkinliği açısından katılım bankaları olumsuzdan olumluya doğru bir gelişim gösterirken, faiz, kur ve enflasyon gibi piyasa risklerinden önceki dönemlere göre daha fazla etkilenmektedirler.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
customersupport@researchsolutions.com
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
Copyright © 2024 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.