Bir ülkede uygulanan seçim sistemi, o ülkenin siyasal partileri arasında kurulabilecek ittifaklar üzerinde doğrudan belirleyicidir. Türk siyasî tarihinde gerçekleştirilen seçimlere bakıldığında, hem çoğunluk sisteminin hem de ülke ya da seçim çevresi barajlı orantılı temsil sistemlerinin uygulandığı dönemlerde, bu sistemlerin siyasî partiler arasındaki ittifak tercihlerine etkisi ile karşılaşmak mümkündür. Bununla birlikte Türkiye'de 2017 yılında hükûmet sisteminde yaşanan değişiklik ve 2018 yılında seçim ittifaklarının yasal bir zemine kavuşturulması, seçim ittifaklarına sistem içerisindeki belirleyici rolleri açısından farklı bir gözle bakılması gerekliliğini ortaya çıkarmıştır. Çalışmada öncelikle, Türk siyasî tarihindeki seçim ittifakları ve seçim sistemlerinin bu ittifaklar üzerindeki etkisi arşiv araştırması yoluyla incelenecektir. Ardından ittifak sisteminin uygulanmadığı son yerel ve genel seçimler ile ittifak sisteminin uygulandığı yerel ve genel seçimler karşılaştırılarak, cari Türkiye siyasetinde seçim ittifaklarının belirleyici rolü değerlendirilecektir. Bu noktada seçim ittifaklarının genel seçimler açısından bir zorunluluk, yerel seçimler açısından ise bir tercih olduğunu söylemek mümkündür.
Merkez-çevre dikotomisi Osmanlı-Türk toplumunda yöneten-yönetilen ilişkisinin kuramsal açıklanmasında kullanılan en önemli paradigmadır. Bürokratik mekanizmalar tarafından kutsal kabul edilen ve mutlak, değişmez nitelikteki merkezin değerleri ile bunların dışında kalan çevrenin değerleri ayrımına dayanan bu paradigma, çok uzun yıllar Türkiye siyasetinin açıklanmasında hakim paradigma olarak kabul edilmiştir. Türkiye’de merkeze ve çevreye ait değerler din kurumu üzerinden tanımlanmıştır. Bu bağlamda Türkiye’de toplumsal sistemin merkezinin lâik/seküler değerlerden, çevrenin ise geleneksel/muhafazakar değerlerden oluştuğu kabul edilmiştir ve Türkiye siyasetinde yöneten-yönetilen ayrımı bu değerlerin mücadelesi üzerinden incelenmiştir. Bu çalışmada öncelikle merkez-çevre paradigmasının genel kabullerinden bahsedilecek ve ardından siyasal tarihimizdeki kırılma noktalarının neden bu paradigma ile açıklandığı ve bu açıklamaların geçerliliği tartışılacaktır. Bu bağlamda çalışmada, Türkiye’nin siyasal yaşamında son 10 yıllık dönemde yaşanan değişimler kültürel söylem ve semboller üzerinden incelenecektir. Çalışmada merkez ve çevre arasındaki mücadele alanları arşiv araştırmasına dayanarak ele alınacak ve arşiv araştırmasından elde edilen bulgular neticesinde Türkiye siyasetinde merkez ve çevreye ait genel kabullerin geçerliliği sorgulanacaktır.
Çalışmanın amacı, siyasi lider Muhsin Yazıcıoğlu'nun liderlik özelliklerini ortaya koymaktır ve çalışma nitel araştırma yöntemi esas alınarak yürütülmüştür. Esas alınan bu yönteme bağlı olarak Muhsin Yazıcıoğlu'nun siyaset içerisinde birlikte yer aldığı, kartopu örnekleme yöntemi ile belirlenen 20 kişi ile nitel araştırma yöntemlerinden biri olan yarı yapılandırılmış görüşme tekniği kullanılarak görüşme yapılmış, bu görüşmelerden elde edilen veriler betimsel analiz yöntemi kullanılarak analiz edilmiştir. Elde edilen bulgular neticesinde Muhsin Yazıcıoğlu'nun siyaset içerisinde yer aldığı dönemlerde sabit ve tek bir liderlik özelliği göstermediği sonucuna ulaşılmıştır. 1980 öncesinde ani ve tek başına karar almasıyla, teşkilata hizmet edenleri değerlendirip, hizmet etmeyenleri görevden almasıyla ağırlıklı olarak otoriter lider özelliklerini yansıttığı görülmüştür. 1980 sonrasında ise istişareye çok önem vermesiyle, çalışma arkadaşlarına karşı dostane davranışlarıyla, güvenilir bir lider olarak nitelendirilmesiyle, ülkücü camia nezdinde olumlu bir imaj yaratmasıyla, çalışma arkadaşlarının onun ideolojisini benimsemesiyle, siyasi başarıdan daha çok insanlara hizmet etmeyi kendine vazife edinmesi sebebiyle daha çok karizmatik, demokratik, paternalist, dönüşümcü ve hizmetkâr lider özelliklerini gösterdiği sonucuna varılmıştır.
The aim of the study is to examine whether there is a relationship between conservatism and the savings financing system in Turkey. First of all, conservatism as an ideology was examined and the relationship between conservatism and religiosity was researched. Subsequently, the perception of conservatism as religiosity as an ideology in Turkey is explained by including the views of the participants. In this context, the actors of the savings finance system are included in the study. While choosing the actors of the system, the opinions of both sector employees and sector customers were included. The method of the study is in person interview method. Snowball sampling method was used in the study. Random sampling was preferred while choosing the study group. According to the results of the study, it has been concluded that the interest rate is determinant in the relationship between conservatism and the savings financing system in Turkey, but this relationship cannot be explained only by conservatism, and economic reasons are also at the forefront.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
customersupport@researchsolutions.com
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
Copyright © 2025 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.