B.C. Han. (2019), Eros'un Istırabı. ( Ş. Öztürk çev.).Metis Yayınları B.C. Han. (2019), The Suffering of Eros. ( Ş. Öztürk çev. ).Metis YayınlarıGözde AYKUT 1 Çevirisi Şeyda Öztürk tarafından yapılan Koreli kültür kuramcısı Byung-Chul Han'ın Eros'un Istırabı adlı eserinin temel tartışma konusunu, düşünme eyleminin Eros ile nasıl arttırılabileceği, Eros'un 'başka'yla ilişkisi ve 'başka'nın özne perspektifinden tartışılması oluşturmaktadır. Bu perspektifle Han'ın eserde ilk tartıştığı konu melancholia'dir. Günümüz performans öznesinin büyük problemlerinden biri olan melancholia, Eros ve 'başka' kavramlarıyla temellendirilerek açıklanmaya çalışılmıştır. Eros, başka olan ile ilgilidir. 'Başka', benliğin rejiminin ele geçirilememesi durumudur.Erotik deneyim 'aynı'lığın cehennemi içerisinde kaybolmadığından, 'başka'nın dışsallık ve asimetrisini şart koşar. Çünkü Eros da 'aynı'lığın cehennemi içerisinde kaybolmaya direnir. Han, arzuladığı 'başka'yı, mekâna ait olmayan ve aynının diline hapsolmamış olarak tanımlar. Bir de 'atopik başka' vardır ki negatifliği tüketilmeye direnir. Peki, Han'a göre, bir şeyin ya da durumun negatifinin olmaması ve negatife direnmesi ne demektir? Her şeyden önce, tüm nesnelerin ve durumların pozitifleşmesi, yani 'aynı'lığın cehennemi içerisinde kaybolmasıdır negatifin kaybolması. Bir 'başka' deyişle her şeyin tek düzleşmesidir. Dolayısıyla, başkalığa dair değerlendirmede farklılığın neoliberalizm karşısındaki duruşu önemlidir. Farklılığın kendisi pozitifi temsil ettiğinden, 'başka' kadar değerli değildir. Bu yüzden 'başka', farklılığın ötesindedir. 'Başka', neoliberal sistem tarafından kontrol altına alınmış değildir. Fakat Han, buna rağmen 'başka'nın da dramatik bir yok oluşla yavaş yavaş karşı karşıya kaldığını ifade eder.Eserde Eros'un Istırabı, özne kavramının geldiği yeri tanımlayabilmek adına önem taşır. Burada Han, 'başka' üzerinden bir narsist ve kendini seven özne ayrımına gitmiştir. Narsisit özne, günümüz performans öznesinin en önemli semptomlarından biridir. Bu öznenin sınırları net bir şekilde belirlenemediğinden, 'başka' ile olan ilişkisi de netlik kazanmış değildir. Fakat kendini seven özne, 'başka' ile arasına kendi yararına bir negatiflik koyar. Narsist-depresif özne, 'başka' tarafından kendi haline bırakıldığından neoliberal sistem tarafından yıpratılmıştır. Birbirinin karşısında duran Eros ve depresyon ilişkisinde, Eros'un yardımlarıyla öznenin 'başka'ya yönlendirilmesi söz konusudur. Depresyon ise özneyi kendine çekme çabası içerisindedir.

No abstract

Gözde Aykut 1 1. Giris 1959 yılında Güney Kore Seul'de dünyaya gelen Byung-Chul Han, bir filozof ve kültür teorisyenidir. Lisans ögrenimini Kore Üniversitesinde, doktorasını Freiburg Albert Ludwigs Üniversitesinde tamamlamıs ¸ve akademik kariyerine Berlin Sanat Üniversitesinde profesör olarak devam etmektedir. Bir filozof olan Han, kimi zaman kitaplarında ic ¸inde yas ¸adıgımız neoliberal toplumu Nietzsche, Foucault, Freud, Heidegger gibi önemli isimlerin kavramları üzerinden, kimi zaman ise bu kavramlara eles ¸tirel bir tutum sergileyerek, hem makro hem de mikro düzeyde analiz etmeye c ¸alıs ¸mıs ¸tır. 2015 yılında Ac ¸ılım Kitaptan c ¸ıkan "Yorgunluk Toplumu", kapitalizm ile birlikte degis ¸en yas ¸am bic ¸imleri üzerine bir degerlendirmedir. 2016 yılında Metis Yayınları tarafından Türkc ¸eye c ¸evrisi yapılan "S ¸iddetin Topolojisi", ilk dönemlerden günümüze degin, s ¸iddetin degis ¸en tarihsel formlarına dikkat c ¸ekmeye c ¸alıs ¸mıs ¸tır. S ¸iddetin insanlık tarihi boyunca varlık göstermesini Hardt, Negri, Deleuze ve Freud gibi önemli isimler üzerinden degerlendirmeye almıs ¸tır. Han'a göre "S ¸iddetin Topolojisi", "Yorgunluk Toplumu" kitabında tartıs ¸tıgı konularla benzerlikler göstermektedir. S ¸iddeti doguran s ¸ey, öznenin bas ¸arı ve performans odaklı yas ¸ama zorlanmasından kaynaklanır. Ona göre s ¸iddet azalmaz, c ¸ünkü toplum tarafından artık ic ¸selles ¸tirilmis ¸tir. 2017 yılında Metis Yayınları tarafından Türkc ¸eye c ¸evrilen bir diger kitap ise "S ¸effaflık Toplumu"dur. Bu eserinde Han, neoliberal toplumda bireyi s ¸effaflık kavramı ile ac ¸ıklamaya c ¸alıs ¸mıs ¸tır. S ¸effaflıgın bireyi tam anlamıyla bilinir yaptıgı, dolayısıyla bu durumun bir s ¸iddet dogurdugu ve nihayetinde kavramın ideolojik bir yönünün oldugunu anlatmaya c ¸alıs ¸mıs ¸tır. 2018 yılında biri Metis Yayınlarından, digeri ise İnsan Yayınlarından "Zamanın Kokusu"

The purpose of this study is to analyse how to pandemic period has affected the life and relations in the home and the use of home. In this regard, a sociological analysis of the home during the pandemic period was done by focusing on the changing use of the home, new meanings attributed to the home and how the family relations and social media use in the home have influenced the relations and socialization of the individuals. In the study carried out using the quantitative research technique as the method, the survey technique which is one of the quantitative research techniques was used for data collection. The data gathered through questionnaire technique from the people between the ages 18 and 65 in Turkey were analysed using SPSS programme. The data were collected from a total of 600 people representing the population of the study. The main findings of the study were that, for the people spending most of their time at home during pandemic period, a change was detected in their perception and practice related the home, political and religious discussions increased among the family members, staying at home for a long time caused anxieties in a variety of issues, and a difference was seen in the traditional roles of woman and man.