Öz Tarihte yaşanan büyük kırılma ve dönüşümler incelendiğinde en önemli nedenin, bir bütün olarak insanlığın yaşadığı büyük bunalımlar ve krizler olduğu görülecektir. COVID-19 salgını üzerinden bütün dünyanın yaşadığı tam da böyle bir bunalımdır. Dünya ölçeğinde yaşanılan bu bunalım, tarihin farklı bir biçimde inşa edildiği veya yazıldığı bir süreci ifade etmektedir. İçinde yaşadığımız zaman diliminin riskleri büyüktür ve bu risklerin belki de en tehlikeli olanı, hızlı ve etkili bir şekilde yayılarak bütün dünyayı etkisi altına alabilen salgın hastalıklardır. Dünya, gittikçe salgınlar açısından büyük bir risk alanı hâline gelmekte ve korku tünelleri oluşturularak güvenlik duygusu aşındırılmaktadır. Büyük riskleriyle gelen COVID-19 salgını sonrasında üç temel öngörüden söz edilmektedir. Bunlar, "salgının sadece sağlık sistemini değil, yaşamın bütün boyutlarını etkileyeceği"; "salgın sonrasında hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı" ve "yeni normallerle yaşamaya devam edileceği" öngörüleridir. Bu öngörülerin getireceği yeni arayışlarla birlikte birçok hususun sorgulanması ve sorgulamalar sonucunda da birçok şeyin değişime uğrayacağı aşikârdır. COVID-19 salgınının çok boyutlu sosyolojisini, yeni normaller meselesi bağlamında incelemeyi hedefleyen bu çalışmada, salgının etkisiyle ilgili erken değerlendirme ve tartışmalar yapılacaktır. Salgının yol açtığı pandemi hâlinin çok boyutlu sosyolojisinden kastedilenler; sağlık ve hastalık sistemleri, yaşamın sosyolojik, psikososyolojik, siyasal alan, ekonomik düzen ve eğitim sistemleri gibi boyutlarıdır.
Hayvanların haklarının olup olmadığı, onların yaşamın öznesi olarak ele alınıp alınamayacakları gibi sorular 50 yıldır hayvan hakları kuramcıları tarafından hukuki, felsefi, teolojik vd. boyutlarıyla sıklıkla gündeme getirilmektedir. Hayvan hakları kuramcıları, haklar meselesini ele almaya başladıklarında konunun teolojik boyutuna doğrudan ya da dolaylı bir şekilde atıflar yapmaktadır. Onlara göre özellikle semavi dinlerin yaratılış ve insan merkezli anlatıları hayvanlara reva görülen binlerce yıllık kötü uygulamaların kaynağıdır. Hayvan hakları kuramlarına göre geleneksel düşünme biçimleri ile hayvan haklarından söz etmek mümkün değildir. Çalışma, semavi dinlerin ana metinlerinde yer alan hayvan tasavvuru ile hayvan hakları kuramlarında inşa edilmeye çalışılan hayvan tasavvurlarının karşılaştırılması ve değerlendirmesini kapsamaktadır. Çalışmanın amacı; Semavi dinlerin ana kaynakları olan kutsal kitaplar ile hayvan hakları kuramlarının gelişiminde önemli katkıları olan Peter Singer, Tom Regan gibi hayvan hakları kuramcılarının eserlerinde yer alan din perspektifi ile oluşturdukları hayvan hakları kuramlarının ayrıştığı hususları belirlemek ve bu farklılıklar üzerinden bir değerlendirme yapmaktır. Bu makale nitel bir araştırma olup alanda çalışılmış birincil ve ikincil kaynaklardan faydalanarak literatüre bir katkı sağlamayı hedeflemektedir. Yöntem olarak literatür ve kaynak taraması yapılarak gerek semavi dinlerin gerekse hayvan hakları kuramlarının tanrı, evren, insan ve hayvan tasavvurları ortaya konulacaktır. Elde edilen verilerin karşılaştırılması ve sonuçların değerlendirilmesi ile çalışma tamamlanacaktır.
Along with a great immigration movements in recent years, Turkey has faced the problem of how do immigrants adopt to settled society. Considered as “foreigner” by settled society, immigrants have to deal with the problems of language, education, sheltering, health, finding job. Beside, unfamiliarity of socio-cultural values of settled society make their process of socialization difficult. Since integration is a frequently used term in biological and mechanical areas it has not become a favored term in definition of the relationship between settled society and immigrants. Assimilation, as any other stratgy is about relationship between immigrants and settled society, the rights which immigrants have and how will they position of their socio-cultural differences. However, Turkey has adopted the terms of neither integration nor assimilation to determine how will it build their existence in society. Turkey’s preference is using the term of “adaptation” and fictionalising strategies from the perspective of “social cohesion”. In this study, the terms of integration, assimilation and social cohesion will be discussed with literature review. Also, the meaning of Turkey’s choice on “social cohesion” for the process of immigrants’ integration and its own consolidation process will be evaluated.
Türkiye’de son 20 yılda Yüksek Öğretimde bir atılım gerçekleştirilmiş ve her ilde en az bir üniversite kurulmuştur. Üniversite sayısının artmasıyla birlikte öğrencilerin üniversite tercihleri daha önemli hale gelmiş ve bu konuda üniversitelerde bir rekabet ortaya çıkmıştır. Özellikle Anadolu şehirlerinin 1990’lı yıllardan bu yana “öğrencileşmesi” ve şehirlerin üniversite şehirlerine dönüşmesi söz konusu olmaya başlamıştır. Bu konuda yapılmış pek çok çalışma bu olguyu işaret etmektedir. Bu süreçte ise öğrencilerin üniversite tercihlerinde şehir, önemli bir tercih faktörü olarak belirmiştir. Genel olarak bakıldığında üniversiteler ve şehirler önemli bir etkileşim ağıdır. Ana amaçları olan araştırma, eğitim ve öğretim dışında şehrin kültürel sermayesine, entelektüel gelişimine, ekonomik gelişimine, teknolojik gelişimine ve daha başka pek çok alana katkı yapmak gibi bir işleve de sahiplerdir. Buna karşılık üniversiteler şehrin dinamiklerini oluşturan yapıdan da etkilenirler. Bu bağlamda öğrencilerin öğrenim görecekleri üniversiteyi seçerken üniversitenin bulunduğu şehrin ve o şehre dair algının seçimlerde çok önemli bir fonksiyona sahip olduğu pek çok araştırma ile ortaya konmuş açık ve bilinen bir gerçektir. Dolayısıyla öğrencinin şehir algısı, onun üniversite seçimini ve algısını da etkilemektedir. Afyon Kocatepe Üniversitesinde öğrenim gören öğrencilerin şehir algılarına yönelik bu çalışmanın amacı, öğrencilerin şehir algılarını ölçerek mevcut durumu ortaya koymak, Afyonkarahisar iline yönelik algılarında etkili olan unsurların önem derecelerini belirleyerek algıları üzerinde olumlu etkiye sahip olabilecek durumlar konusunda gerekli adımları atabilmek için tavsiye ve öneriler sunmaktır. Çalışma nicel araştırma yöntemlerinden anket tekniği ile gerçekleştirilmiştir. Araştırma öğrencilerin şehir algısı hakkında genel bir değerlendirme yapmayı hedeflediğinden, yöntem olarak böyle bir değerlendirmeyi yapmayı mümkün kılan nicel araştırma yöntemi kullanılmıştır. Çünkü nicel araştırma genellemelere varmak ve hipotezleri sınamak için en uygun yöntem olarak kabul edilmektedir. Hazırlanan sorular öğrencilere internet üzerinden ulaştırılmıştır. Araştırma kapsamında, konu üzerine ülkemizin ve dünyanın farklı şehirlerinde yapılmış çalışmalarda kullanılan şehir algısına yönelik ölçekler incelenerek, Afyonkarahisar iline mahsus sosyokültürel, fiziki ve coğrafi özellikler de dikkate alınarak bir anket formu hazırlanmıştır. Hazırlanan bu anket formu, öğrencilerin demografik özelliklerinin dışında Afyonkarahisar şehrine karşı algılarının da ölçüldüğü 5'li Likert ölçeği biçiminde (1 "Hiç katılmıyorum", ... 5 "Tamamen katılıyorum") bir ölçek de içermektedir. Çalışmanın evreni daha önceki yıllarda Afyon Kocatepe Üniversitesinde öğrenim görmüş, şu an öğrenim görmekte olan ve gelecek yıllarda öğrenim görecek olan öğrencilerin tamamı iken; örneklemi, 2019-2020 Eğitim-Öğretim yılı Bahar döneminde öğrenim görmekte olan öğrencilerden gönüllülük esasına dayalı olarak ankete katılanların tamamıdır. Verilerin analizinde tanımlayıcı istatistiklerin yanında öğrencilerin şehir algıları üzerinde etkili olan etmenlerin belirlenmesinde ağaç grafiği şeklinde görsel bir sonuç veren CHAID (Chi-Squared Automatic Interation Detection) analizinden yararlanılmıştır. Toplamda 16209 öğrenci ile elektronik anket aracılığıyla veri toplanmış ve veriler SPSS programı üzerinden analiz edilmiştir. Çalışmada öncelikle konuya ilişkin teorik bilgiler verilmiş, daha sonra bulgulara geçilmiş ve sonuç kısmında elde edilen veriler yorumlanmıştır. Araştırma neticesinde Afyonkarahisar şehrinin daha çok kaymak, sucuk, lokum vb. gibi gastronomik özellikler çerçevesinde algılandığı ve tanındığı, ekonomi, alt yapı ve güvenlik konularında da olumsuz bir imaja sahip olduğu tespit edilmiş, bu çalışmada daha önceki yıllarda öğrencinin şehir algısını da ölçen bir çalışmaya imza atan Özdemir ve Karaca’nın çalışmaları ile benzerlik gösteren sonuçlara ulaşmıştır. Literatürde bulunan diğer çalışmalar ile birlikte değerlendirildiğinde bu durum aslında Afyonkarahisar gibi orta ölçekli şehirlerin genelinde görülen bir sonuç olarak göze çarpmaktadır.
The purpose of this study is to analyse how to pandemic period has affected the life and relations in the home and the use of home. In this regard, a sociological analysis of the home during the pandemic period was done by focusing on the changing use of the home, new meanings attributed to the home and how the family relations and social media use in the home have influenced the relations and socialization of the individuals. In the study carried out using the quantitative research technique as the method, the survey technique which is one of the quantitative research techniques was used for data collection. The data gathered through questionnaire technique from the people between the ages 18 and 65 in Turkey were analysed using SPSS programme. The data were collected from a total of 600 people representing the population of the study. The main findings of the study were that, for the people spending most of their time at home during pandemic period, a change was detected in their perception and practice related the home, political and religious discussions increased among the family members, staying at home for a long time caused anxieties in a variety of issues, and a difference was seen in the traditional roles of woman and man.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
customersupport@researchsolutions.com
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
Copyright © 2024 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.