ÖZETGünümüz çalışma hayatında teknolojinin yoğun bir şekilde kullanılması, işgücünün daha çok hizmetler sektöründe istihdam edilmesine neden olmuştur. Hizmetin üretilmesi ve tüketilmesi artık müşteri beğenisiyle doğru orantılı hale gelmiştir. Bu doğrultuda, küreselleşmenin, bilgi ve iletişim teknolojilerinin gelişmesinin getirdiği değişimlerle birlikte, örgütler arasındaki rekabet önemli ölçüde artmıştır. İşgören ise rekabetin en önemli unsuru haline gelmiştir. Artık örgütler, işgörenleri, eskisinden çok daha önemli olan beşeri sermaye olarak görmektedirler. Bu beşeri sermayenin, örgütün amaçları doğrultusunda etkili kullanılabilmesi için işgörenlerin davranışlarının ve duygularının denetlenmesi gerektiği düşüncesi önem kazanmıştır. Dolayısıyla çalışma eylemlerinin icrası sırasında, çevreye yansıtılan duygu ve davranışların, doğal ve kendiliğinden ortaya çıkması yerine, örgütsel amaçlar gözetilerek, kontrollü bir şekilde oluşturulması beklenmektedir. Duygusal emek olgusu da bu noktada önem kazanmaktadır.Bu çalışmadaki amaç, duygusal emek istihdamının koşullarını ve sonuçlarını oluşturan toplumsal süreçleri ve bu süreçlerde rol oynayan etkenleri açıklamaktır. Bundan dolayı çalışmanın odağını duygusal emek olgusunun temelinde yer alan toplumsallaşma ve işgören rolü kazanımı oluşturmaktadır. ABSTRACTToday's technology is used intensively working life, and caused the workforce to be employed more in the service sector. Production and consumption of services has now become proportional to the customers liking. In this context, globalization, competition between organizations with the changes brought about by the development of information and communication technologies has increased significantly. If the employee has become the most important element of the competition. Now, organizations, employees, human capital, which they see as more important than the former. The human capital of the employees' behavior can be used effectively for the purposes of the organization and the feeling has become more important idea that should be monitored. Therefore, during the execution of the work action, feelings and behaviors that reflected the environment, instead of the emergence of natural and spontaneous, taking organizational purposes, it is expected to be created in a controlled way. Emotional labor is important in this case in point. Araştırmanın Antalya, Isparta ve Burdur illerindeki banka çalışanlarıyla ilgili ampirik kısmı, Süleyman Demirel Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Koordinasyon Birimi tarafından, 3845-YL1-14 no'lu proje ile desteklenmiştir.
Ölümünün ardından Stuart Hall'dan bahseden bir yazı yazmak aynı zamanda Yeni Sol'dan, Birmingham'dan, İngiliz Kültürel Çalışmaları'ndan, ırkçılıktan, post-kolonyalizmden, direnişten, hegemonyadan, alt-kültürlerden, alımlama çalışmalarından, popüler kültürden, müzakereci okumadan, kimlikten, etnisiteden bahsetmek anlamına geliyor. Grossberg'in de belirttiği gibi, Hall'un çalışmalarında tekil bir konum, ilgi, gelenek ya da metodoloji tanımlamak zordur. Çalışmalarının çoklu-vurgusu, kolektif entelektüel çalışmalarla olan bağıyla artar (Grossberg, 2006: 152). Eagleton da bu çoklu-vurguya dikkat çeker: "Hall hem ülkeler arasındaydı hem de kavramsal sistemler arasındaydı, [her bir] doktriner sistemin hataları konusunda duyarlı, kültürde melez olduğu kadar teoride heterodokstu" (Eagleton, 2003: 219). Hall'un yarım asırı aşan akademik üretimini tüm bu uğraklardan ayrı ayrı geçerek ele almak bu yazının fiziki sınırlılıklarını aşacaktır. Bu çerçevede Hall'un akademik ilgisini iki temel kesişen üzerinden ele almaya çalışacağım: İlk olarak Hall'un Çağdaş Kültürel Çalışmalar Merkezi'yle ilişkisini değerlendireceğim. İkinci kesişen olarak da Gramsci'nin ve özellikle hegemonya kavramının Hall'un yazınındaki belirleyici rolüne değineceğim.
Gülsüm Depeli, Hatice Şule Oğuz cinsiyet, sığınma hakkı, ekonomik, sosyal ve kültürel haklar gibi geniş bir hak mücadelesi alanını kapsıyor.
A Woman in the Field In this article, I aim to narrate the dilemmas that I experienced as a feminist female researcher in the field research of my PhD thesis in the name of "Forced Migration as an Intercultural Encounting Situation: The Foreign Perception of the Local; Example of Asylum Seekers in Turkey". In my field research that I carried out in Gaziantep between Giriş"Sahada feminist ikilemler, … içimizi kemirirler, bütünlüğümüze, çalışmamıza ve kimi zaman projelerimizin varlık nedenine meydan okurlar." 1 Doktora tezimi yazıyorum. Sıklıkla aklıma gelen "eğer şimdi tez yazmak zorunda olmasam ne kadar güzel bir hayatım olurdu" düşüncesine ve zaman zaman yıldırıcı bunalımlara ev sahipliği yapan doktora tezi sürecinde tezime bir bölüm hazırlamak yerine bu yazıyı yazmayı tercih etmemin pragmatik bir nedeni var. Feminist bir kadın akademisyen olarak tezim için yürüttüğüm alan araştırmamın eğrilerini doğrularını ortaya dökebilmek.Kendi alan deneyimimi anlamaya çalışacağım bu yazıda, cevabını aradığım soru, "feminist teoriye dayanarak, kadınların deneyimlerini, toplumsal olarak yüz yüze oldukları eşitsizlikleri, bunların yaşamlarını nasıl etkilediğini ve biçimlendirdiğini anlamak için bir araç" 2 olan feminist yöntemin, sadece konusu kadın / toplumsal cinsiyet olan araştırmalar için mi bir şey söylediği ve yapılan araştırmalarda araştırmacının toplumsal * Hacettepe Üniversitesi İletişim Fakültesi.
By using ethnographic research techniques, we can ask questions in order to understand some issues in the social sciences such as experience, the unique, the ordinary, daily life, emotions etc. However, it is possible to query the proficiency of current ethnographic techniques to design dialogic research and to convey the experiences of the 'subjects' of the field research. Techniques such as in-depth interviews, informal interviews and even the focus group depend on the dichotomy of the researcher who asks questions and the subject who responds to them. However, designing dialogic field research requires refusing those dichotomies, which can be considered to be inherited from a positivist understanding of science. In this article I discuss the potential of any digital storytelling workshop as an ethnographic research technique, with regard to three issues that seem problematic in current ethnographic techniques: integrated research processes; power and hierarchy relationships; and conveying the voice of subjects. The discussion of this article results from two academic experiences: One of them is my ethnographic field research experience for my doctoral dissertation; 1 the other is the digital storytelling workshop entitled When I was in the field: Digital Stories from Young Academic Women.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
customersupport@researchsolutions.com
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
Copyright © 2025 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.