Bu çalışmanın amacı Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) üye ülkelerinin UNICEF çocuk refahı sağlık göstergelerine göre karşılaştırılmasıdır. OECD’ye üye olan 38 ülke araştırmaya dahil edilmiştir. Araştırmada incelenen ülkelere ait UNICEF Çocuk Refahı Belgesinde yer alan “Bebek ölüm oranı, düşük doğum ağırlığı oranı, emzirme oranı (ilk 6 ay sadece anne sütü), aşılama oranı (difteri, tetanoz, boğmaca-kızamık), fiziksel aktivite (okul dışında fiziksel aktivite yapmama, okul dışında yoğun fiziksel aktivite oranı), 15-24 yaş arası intihar oranı” OECD göstergeleri değişkenleri kullanılmıştır. İncelenen ülkelere ait değişkenlerin ulaşılabilen son yıl verileri kullanılarak MOORA-Oran Yöntemi ile analiz edilmiştir. Tüm değişkenlerin çocuk refahında önem arz etmesi kabul edilmekle birlikte bu çalışmada sıralamanın ilk sıralarının belirlenmesinde emzirme oranları etkili olmuştur. Çekya, Şili, Slovakya ve Macaristan ilk altı ay sadece anne sütüyle beslenme oranlarında ilk sıralarda yer almaktadır. Bu ülkelerden ilk altı ay sadece anne sütüyle emzirme oranı en düşük olan %43,6 iken bu oranı en yakın takip eden Litvanya’nın ilk altı ay anne sütüyle emzirme oranı %39,8’dir. İlk altı ay sadece anne sütüyle beslenme oranlarında ilk sıralarda yer alan bu ülkeler genel sıralamada da ilk sıralarda yer almaktadır. UNICEF Çocuk Refahı sağlık göstergeleri çerçevesinde OECD ülkelerinin karşılaştırıldığı bu çalışmada beklenenin aksine OECD ülkeleri üzerinde gerçekleştirilen genel sağlık durumu araştırmaları sıralamalarından farklı bir sıralama elde edilmiştir. Bahsedilen çalışmalarda gelir seviyesi yüksek olan ülkeler ilk sıralarda yer alırken bu çalışmada Çekya, Slovakya ve Macaristan ilk sıralarda yer almıştır.
Cognitive functions which are the main step of development and learning, are considered as a significant predictor of cognitive development in early childhood period. Cognitive functions are the pre-requisites needed for the acquiring thinking, learning and behavioral functions. Inadequate cognitive functions mostly result in low cognitive performance. The current study aims to evaluate cognitive functions of children continuing to pre-school educational institutions as well as identify the factors that may potentially affect. The study group consisted of 100 children aged 48-60 months and were studying at pre-schools. Children were randomly selected among the population that met the criteria from the randomly chosen pre-schools located in the central districts of Ankara, Turkey. “Application of Cognitive Functions Scale” was implemented to evaluate children’s cognitive functions. Turkey validity and reliability was done by Yavuz and Zembat (2017). As the scale has a dynamic assessment structure, a pre-test and a post-test score is gathered for each child. Cognitive functions are shaped by the uniqueness of each child. The results of the study showed a significant outcome in favor of the female students in terms of cognitive functions, the duration of pre-school education has an impact on cognitive skills and adult support makes a difference between children’s pre-test and post-test scores
Bilişsel işlevler, bilgi ve becerilerimizi deneyimler yoluyla kullanmamızı sağlar. Feuerstein'a göre bilişsel işlevler üç başlık altında toplanmaktadır. Lidz, çalışmasında bilişsel işlevler olarak sınıflandırma, bellek, sıralama ve planlama becerilerini inceler (Lidz, 2005). Bilişsel işlevlerin ilişkilendirilmesi sonucunda öne çıkan altı işlev, işleme, ifade etme, dikkat, yürütücü işlev, yargılama ve bellek olarak ifade edilmektedir (Poldrack ve ark., 2012). Bilişsel işlevler üzerine yapılan çalışmaların incelenmesi ve gelişimsel içeriklerinin belirlenmesi, matematiksel yöntemlerin bilgi kaynaklarına uygulanması, araştırma alanlarına göre dağılımların belirlenmesi ve konunun ilişkisel özellikleri hakkında bilgi edinilmesi amaçlanmaktadır. Bu amaçla belirli olgu ve olayların özelliklerini açıklamaya yönelik nicel araştırma yöntemlerinden ilişkisel analiz modeli bibliyometrik analiz tercih edilmiştir. Makalelerin dergileri incelendiğinde 2018 yılından sonra yayınlanan makaleler daha çok gelişim ve psikoloji temalı dergilerde yer almaktadır. Anahtar kelimelerle ilgili sonuçlarda, yürütücü işlevler bilişsel işlevle iç içe kullanıldığı için ön plana çıkmaktadır. Özetlerin analizi, bilişsel kontrol ve sosyal biliş kavramlarının prefrontal korteks ile birlikte yer aldığını da göstermektedir. Gelişimsel içerikli makalelerin daha çok sosyal-duygusal gelişim alanı ile ilgili olduğu tespit edilmiştir. Bu bağlamda bilişsel işlevler üzerine yapılabilecek araştırmalara yönelik önerilerde bulunulmuştur.
Glioblastoma multiforme (GBM) çoğunlukla supratentoriyal yerleşimli, multifokal veya multisentrik olabilen differansiyasyonu az, damar proliferasyonu ve nekroz ve aynı zamanda belirgin mitoz bulunduran, çevre dokulara yoğun infiltrasyon yapan en malign astrositik tümördür. GBM aynı zamanda erişkin-lerde (45-70 yaş) en sık görülen beyin tümörüdür (1). Sıklıkla frontal lob yerleşimli olup, bilgisayarlı tomografi (BT) ve magnetik rezonans (MR) görüntüleme yöntemleri ile %95 oranında tanı konulabilir. Radyolojik olarak düzensiz sınırlı, nekrotik kavite içeren, çevresel düzensiz kontrast tutulumu gösteren, etrafı ödemli kitlesel lezyon olarak görülür (2-4).Frontal-bazal yerleşimli tümörlerin ilk bulgusu sebepsiz kişilik değişiklikleri, kelime bulmada zorluk, cümle kurmada bozukluk ve unutkanlık gibi mental değişiklikler olabilir. GBM olguları kendileri ve yakın-larını kimlik olarak tanırlar, algısal yetenekleri yerindedir, araç sürmek vs. gibi karmaşık, sonradan öğre-nilen becerilerini yitirmezler. Hastalar aynı sözleri ya da soruları, belirgin bir ses tonu ve beden dilini kullanarak ısrarla tekrar ederler (5,6).Bu olgu sunumunda sebepsiz kişilik değişikliği bulguları ile başvuran ve bifrontal yerleşimli GBM tanısı alan bir olgu literatür ışığında değerlendirilerek sunuldu. Olgu74 yaşında bayan hasta 4 ay önce başlayan kişilik bozukluğu ve baş ağrısı şikayetleri nedeniyle polikliniğimize getirildi. Hastanın yakınları ile konuşmala-rında ve davranışlarında geçmiş dönemdeki yaşantı-ları ile karşılaştırıldığında anormal söz ve davranışla-rının ortaya çıktığı, takıntılarının olduğu, sürekli aynı konu hakkında defalarca konuştuğu, uygunsuz cüm-leler kurduğu ve daha önce kullanmadığı argo kelimeleri söylediği belirtildi. Özgeçmişinde hipertansiyon dışında herhangi bir sorunum yoktu. Hastanın sistemik arteriyal kan basıncı: 160/90 mm/Hg, nabız: 80/dakika ve ritmikti. Beden ısısı 36.5 °C idi. Nörolojik muayenesinde; şuur açık, koopere, kişi ve yer oryantasyonu normal olup, zaman dezoryantasyonu mevcuttu. Sorulan sorulara cevap süresi yavaşlamıştı. Kraniyal sinir muayenesi ve göz dibi muayenesi doğaldı. Parezi ve serebellar testleri normaldi. Derin tendon refleksleri normal ve simetrikti, patolojik refleksi yoktu.Laboratuar tetkiklerinde tam kan ve biyokimyasal testleri normaldi. Kraniyal MR görüntülemesinde: Frontal lob orta hatta bifrontal yerleşimli düzgün sınırlı, solda ödem etkisine neden olan T1A hipointens, T2A da hiperintens, periferal ağırlıklı heterojen kontrast tutulumu gösteren kitlesel lezyon mevcuttu (Resim 1). Hasta glioblastoma ön tanısı ile ameliyat edildi. Ameliyatta bifrontal kraniotomi ile kitlenin total rezeksiyonu yapıldı. Tümör patolojisi Glioblastoma Multiforme olarak raporlandı. Postoperatif hasta yoğun bakım ünitesine alındı. Bilinç açık, kas gücü tam olan hastanın postoperatif 4. saatten sonra tansiyonu yüksekliği ve uykuya meyili olması üzerine kraniyal BT çekildi. Çıkarılan tümör lojunda hemoarji saptandı. Hasta tekrar acil ameliyata alındı. Tümör lojundaki hematom boşaltıldı. Hasta ameliyat sonra...
Bu araştırmada öğrenme güçlüğü tanısına sahip olan yedi-on iki yaş arasındaki çocukların insan figürü çizimlerinin çeşitli değişkenler açısından incelenmesi ve çocukların beklenen performans ile gözlenen performansları arasında farklılıklar olup olmadığının incelenmesi amaçlanmıştır. Betimsel araştırma modellerinden kesitsel araştırma modeli kullanılarak yürütülen araştırmanın çalışma grubunu Ankara ilinde özel eğitim ve rehabilitasyon merkezine devam eden ve öğrenme güçlüğü tanısı almış yedi-on iki yaş arasındaki 47 çocuk oluşturmaktadır. Araştırma verileri araştırmacılar tarafından oluşturulan demografik özelliklere ilişkin değişkenleri içeren “Çizim Analiz Formu” ve “Koppitz Bir İnsan Çiz Testi” kullanılarak toplanmıştır. Araştırma sonucunda; öğrenme güçlüğü tanısı olan çocukların gözlemlenen performanslarının beklenen insan figürü çizimlerinin altında kaldığı, erkeklerin kaş, kirpik ve giyim gibi çevresel faktörlerden etkilenen alanların kızlara göre daha az çizimlerinde yer aldığı, eğitim seviyesi ve yaşın ilerlemesiyle insan çizimindeki eksik parçaların azaldığı tespit edilmiştir.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
customersupport@researchsolutions.com
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
Copyright © 2025 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.