General body warm-up is important for high performance in demonstrating motoric characteristics. Recently, respiratory muscle warm-up, which contributes to sports performance such as general body warm-up, has been a subject of interest to sports scientists. The aim of this study is to examine the effect of different respiratory muscle warm-up on respiratory parameters. Thirty volunteer girls aged 12-14 participated in the study. Three different respiratory muscle warm-ups, including placebo divided respiratory muscle warm-up, pursed-lip respiratory muscle exercise, and divided respiratory muscle warm-up, were performed on the participants on different days, and respiratory parameters were determined with a spirometer. The difference between the applications was determined by the One-Way ANOVA test, and the group that caused the difference was determined by the Tukey test. It was determined that the highest values in all respiratory parameters were in divided respiratory muscle warm-up, pursed lip respiratory muscle exercise, and placebo divided respiratory muscle warm-up. It was observed that the different respiratory muscle warm-ups applied increased the respiratory parameters, and the highest value was in the divided respiratory muscle warm-up (FVC=3,99±,56 FEV1= 3,76±,55 PEF= 6,54±,43 FEV1/FVC= 93,58±2,11). As a result, it is recommended to warm up the respiratory muscles in order to increase the performance of the athlete before the training or competitions. If the conditions are suitable, it is recommended to warm up the respiratory muscles with respiratory exercise equipment whose maximal inspiratory pressure (MIP) values can be adjusted. Extended English summary is in the end of Full Text PDF (TURKISH) file. Özet Genel vücut ısınması motorik özellikleri sergilemede yüksek performans için önemlidir. Son zamanlarda genel vücut ısınması gibi sportif performansa katkı sunan solunum kası ısınması spor bilimcilerin ilgisini çeken bir konu olmuştur. Bu düşünce ile yapılan çalışmanın amacı, farklı solunum kası ısınmalarının solunum parametreleri üzerine olan etkisinin incelenmesidir. Çalışmaya 12-14 yaşları arasında 30 gönüllü kız çocuk katılmıştır. Katılımcılara farklı günlerde olmak üzere plasebo aletli solunum kası ısınması, büzük dudak solunum kası egzersizi ve aletli solunum kası ısınması olmak üzere üç farklı solunum kası ısınması yaptırılmış ve spirometre ile solunum parametreleri belirlenmiştir. Uygulamalar arası fark One-Way ANOVA testi ile belirlenmiş, farkın hangi gruptan kaynaklandığı Tukey testi ile tespit edilmiştir. Bütün solunum parametrelerindeki en yüksek değerlerin sırası ile aletli solunum kası ısınması, büzük dudak solunum kası egzersizi ve plasebo aletli solunum kası ısınmasında olduğu belirlenmiştir. Uygulatılan farklı solunum kası ısınmalarının solunum parametrelerinde artış meydana getirdiği, en yüksek değerin ise aletli solunum kası ısınmasında olduğu görülmüştür (FVC=3,99±,56 FEV1= 3,76±,55 PEF= 6,54±,43 FEV1/FVC= 93,58±2,11). Sonuç olarak, yapılacak antrenmanlar ya da müsabakalar öncesi sporcu performansının artırılması amacıyla solunum kası ısınmasının yaptırılması önerilmektedir. Şartlar uygun ise solunum kası ısınmasının maksimal inspiratuar basınç (MIP) değerleri ayarlanabilen solunum egzersiz aletleri ile yapılması tavsiye edilmektedir.
The purpose of this study is to compare the effects of using different masks on respiratory parameters such as maximum oxygen consumption (VO2max), oxygen saturation (SpO2), and running distance. Twenty men aged 18-22 who exercised regularly four days a week participated in the study. The participants VO2max values with the astrand test, respiratory parameters with the spirometer, SpO2 with the oximeter, and running distances with the 20m shuttle run test were determined three times on different days, without mask, with the surgical mask and with the N95 mask. In repeated measurements, Friedman Test was used to determine the difference between the measurements. After the exercises, it was determined that the VO2max values, respiratory parameters, and SpO2 measurements without mask were statistically significantly higher than the measurements with N95 masks. It was also determined that the running distance decreased after the use of surgical masks and N95 masks while N95 masks caused a higher decrease. Masks should not be used in exercises performed outdoors and in places with little contact, gymnasium, etc. In closed areas, it may be recommended to use surgical masks. Considering the changes in all the parameters measured, it is not appropriate to exercise with N95 masks.
Yapılan çalışmada COVID-19 pandemisinde üniversite öğrencilerinin fiziksel aktivite düzeyleri ile yaşam kaliteleri arasındaki ilişkinin incelenmesi ve cinsiyetlere göre bu değişkenlerin karşılaştırılması amaçlanmıştır. Çalışmaya Niğde Ömer Halisdemir 1 Bu Makalenin etik kurul onayı Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi'nde 02.07.2021 tarihli ve 11 sayılı toplantısının 14 sayılı karar numarası ile alınmıştır.
The development of basic motor features is one of the prerequisites for sporting success. Strength training plays an important role in this process, and today, strength training is done with many methods. Recently, blood flow restriction (BFR) and Theraband training have also been widely used to improve strength and athletic performance. The aim of this study is to examine the effect of blood flow restriction- Theraband training applied to the lower and upper extremities on athletic performance. A total of 30 men basketball players between the ages of 18-23 participated in the study voluntarily. The participants were divided into three groups as the blood flow restriction- Theraband group (BFR+TG) (n=10), the Theraband group (n=TG) (10), and the control group (n=CG) (10). At the beginning of the study and at the end of four weeks, 10-20 and 30m sprint test, Illinois agility test, vertical jump test were applied to the participants as pre test and post test. Wilcoxon signed-rank test was used to analyze the study data. As a result of the analysis of the obtained data; it was determined that the sprint, agility and vertical jump performances of the participants showed more improvement in BFR+TG and TG compared to CG, and the highest improvement was in BFR+TG. The percentage BFR+TG, TG, CG change of this respectively development, was agility (%5,50-%1,87-%1,30) vertical jump (%3,33-%2,01-%0,50) 10m sprint (%3,64-1,71-0,35) 20m sprint (4,16-2,02-0,62) 30m sprint (%2,21-%1,25-%0,69). As a result; BFR and Theraband methods, which are strength training methods that offer the opportunity to work at low intensity, ensure that the organism is exposed to less load than other methods, while reducing the risk of injury of the athletes and at the same time providing strength gain. It is thought that using the two methods in combination increases the strength gain to a better level, and in this case, it is seen that it reflects positively on athletic performance. It may be recommended to combine these two methods to improve athletic performance. Extended English summary is in the end of Full Text PDF (TURKISH) file. Özet Sportif başarının temelinde, motorik özelliklerin geliştirilmesi ön şartlardan birisidir. Kuvvet antrenmanları bu süreçte önemli rol oynamaktadır ve günümüzde birçok yöntemle kuvvet antrenmanları yapılmaktadır. Son zamanlarda kan akışı kısıtlama (KAK) ve terabant antrenmanları da kuvvet ve atletik performansı geliştirmek için yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu çalışmanın amacı alt ve üst ekstremiteye kombine olarak uygulanan kan akışı kısıtlama-terabant antrenmanının atletik performans üzerine etkisinin incelenmesidir. Çalışmaya 18-23 yaş aralığında 30 erkek basketbolcu gönüllü olarak katılmıştır. Katılımcılar kan akışı kısıtlama-terabant grubu (KAK+TG) (n=10), terabant grubu (TG) (n=10) ve kontrol grubu (KG) (n=10) olmak üzere üç gruba ayrılmıştır. Çalışmanın başlangıcında ve dört hafta sonunda katılımcılara ön test son test olarak 10-20 ve 30m sürat testi, Illinois çeviklik testi, dikey sıçrama testi uygulanmıştır. Çalışma verilerinin analizinde Wilcoxon işaretli sıralar testi kullanılmıştır. Elde edilen verilerin analizi sonucunda; katılımcıların sürat koşusu, çeviklik ve dikey sıçrama performanslarının KAK+TG ve TG’de KG’ye göre daha fazla gelişme gösterdiği ve en yüksek gelişimin ise KAK+TG’de olduğu tespit edilmiştir. Bu gelişimin yüzdesel olarak değişimi sırasıyla KAK+TG, TG ve KG’de çeviklik (%5,50-%1,87-%1,30) dikey sıçrama (%3,33-%2,01-%0,50) 10m sürat (%3,64-1,71-0,35) 20m sürat (4,16-2,02-0,62) 30m sürat (%2,21-%1,25-%0,69) olarak görülmüştür. Sonuç olarak; düşük şiddette çalışma imkanı sunan kuvvet antrenmanlarından KAK ve terabant yöntemleri, organizmanın diğer yöntemlere göre daha az yüke maruz kalmasını sağlarken sporcuların sakatlık riskini azaltmakta ve aynı zamanda kuvvet kazanımı sağlamaktadır. İki yöntemin kombine olarak kullanılmasının ise kuvvet kazanımını daha iyi bir düzeye çıkardığı düşünülmekte olup, bu durumun da atletik performansa olumlu yönde yansıdığı görülmektedir. Atletik performansın geliştirilmesinde bu iki yöntemin kombinlenerek uygulatılması önerilebilir.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
customersupport@researchsolutions.com
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
Copyright © 2024 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.