Bu makale erken İslam toplumunda hadisle meşgul olan âlimlerin halkalarını ve ilmî çevrelerini netleştirmeyi hedefleyen üç aşamalı bir metot önerisinde bulunmaktadır. Zaman olarak II. (VIII.) asrın ilk yarısıyla, coğrafi olarak da Basra şehriyle kayıtlanan makalede söz konusu metodun gerekçeleri, dayanakları ve işletilme tarzı etraflıca sunulmuş, ardından metodun sunduğu sonuçlar hadis tarihi bakımından değerlendirilmiştir. İlgili metot temelde birbirini tamamlayan ve yer yer revize eden üç aşamadan oluşmaktadır. İlk aşamada rivayet metinlerindeki hadislerin isnadları tarihî bir veri olarak kullanılıp ilk halka şemaları çıkartılmıştır. Bu şemaların çıkarılması için birtakım temel tabakat ve rical kaynakları taranarak bir üst râvi kümesi oluşturulmuş, belli işlemlerle râvi kümesi daraltılmış ve ulaşılan alt râvi kümesindeki her bir isim Ahmed b. Hanbel'in el-Müsned'i ve Abdürrezzâk b. Hemmâm ile İbn Ebû Şeybe'nin el-Musannef 'lerinin sınırlı sayıda isnadında taranmış, rivayet alıp veren şahısların irtibatlarının azlık ve çokluğuna göre râviler arasında hocalık-talebelik ilişkileri vazedilerek ilk halka şemalarına ulaşılmıştır. İkinci aşamada alt râvi kümesindeki her bir râvinin biyografisi rical kaynaklarında incelenmiş ve ilk aşamada tespit edilen hoca-talebe irtibatlarının isabeti test edilmiştir. Bu aşamada metodun birinci aşamasına bazı ilavelerde bulunulmuştur. Üçüncü ve son aşamada ise özellikle hadis usulü kaynakları hadis tarihinin temel bazı konuları çerçevesinde taranmış ve herhangi konuda aynı görüşü beyan eden âlimlerin arasındaki hoca-talebe irtibatı halka tespiti bağlamında değerlendirilmiştir. Mezkûr üç aşamanın ardından bir "Basra Hadis Halkaları" şemasına ulaşılmış ve bu bulgu aracılığı ile hadis tarihi hakkında birtakım tahlil ve tekliflere yer verilmiştir.
İslâmî ilimlerde tarih yazımına dair son yıllarda artan bir ilgi gözlenmektedir. Bunun bir sonucu olarak nispeten daha az çalışılan bölge ve asırlara yoğunlaşan etütler ön plana çıkarken, mevcut tarihî anlatıyı tahkim ve tashih sadedinde çalışmalar da yapılmaktadır. Bu noktada daha ziyade hicrî asırlar esas alınarak sürdürülen yerleşik hadis tarihi anlatılarının sonuçlarını test etme imkanı veren literatür, şahıs ve coğrafya merkezli çalışmalar artmaktadır. Özellikle erken dönem ilim merkezlerinin (emsâr) belli tarihî kayıtlarıyla incelendiği çalışmalar mezkûr hedefe ulaşmak açısından önem arz etmektedir. Nitekim bu çalışmaların bir örneği Hüseyin Akgün’ün tarihî olarak hicrî ilk 150 seneyle kayıtladığı Hadis Rivâyet Coğrafyası adlı eseridir. Üç bölümden oluşan kitabın girişinde çalışmanın konusu, amacı, önemi, kaynakları ve metodunu açıklayan yazar, Birinci Bölüm’de sahâbe ve tâbiûnun hadis kültürüne ve hadis rivayet coğrafyasının oluşumuna dair bilgiler verir. İkinci Bölüm Medine, Mekke, Kûfe, Basra, Şam, Mısır ve ilgili zaman diliminde ilmî olarak arka planda kalan bazı şehir ve bölgelerdeki hadis kültürünü, rivayetlerin bu şehir/bölgelere intikali ve diğer bölgelerle etkileşimi gibi sorular çerçevesinde inceler. Üçüncü Bölüm ise daha ziyade önceki bölümlerde yer yer temas edilen bölgesellik konusuna dairdir. Çalışma üç ek bölümüyle sonlanmaktadır.
Batılı araştırmacıların hadisle ilgili analizlerinin yekpare bir yapı arz etmediği son zamanlarda çokça dile getirilmektedir ve Ali Karakaş'ın Nabia Abbott ve Hadis'e Yaklaşımı isimli eseri de böyle bir yaklaşımın ürünüdür. Yazarın doktora çalışması 1 sırasında dikkatini çeken ve Fuat Sezgin'in Abbott'ın fikirlerinden etkilenmiş olabileceği tahmininden hareketle kaleme aldığı çalışma üç bölümden oluşur. Girişte kısa bir literatür değerlendirmesi yapan yazar, birinci bölümde Abbott'ın hayatı, ilmî faaliyetleri, eserleri ve İslam hakkındaki görüşlerine yer verir. Kitabın ana omurgasını oluşturan ikinci bölüm Abbott'ın hadis kültürü, usulü ve tarihine dair tespitleri ile kadın ve aile hakkındaki değerlendirmelerini inceler. Üçüncü bölümde ise Abbott'ın Batıda ve daha çok Türkiye'deki etkilerini tespit etmeye çalışır. Eserin muhteva tahliline geçmeden önce kaynak kullanımındaki bazı aksaklıklarına değinilmelidir. Kaynak kullanımındaki en temel problem, çalışmanın ana çatısının Abbott'ın başka çalışmalarından faydalanılmış olsa da onun Aishah: The Beloved of Mohammed ve Studies in Arabic Literary Papyri II: Qur'anic Commentary and Tradition adlı kitapların üzerine oturmuş olmasıdır. Halbuki Abbott'ın hadisle ilgili görüşlerini sunan diğer bazı eserlerinin olduğu ve eserin ana hedefinin onun hadise yaklaşımını tespit etmek olduğu düşünüldüğünde, onun tüm eserlerine başvurulması beklenirdi. Kaynak kullanımındaki bir diğer sorun, yazarın Türkçe, İngilizce ve Arapça kaynakları taradığı iddiasına (s. 10) rağmen birçok kaynağı görmemiş olmasıdır. Arapça herhangi bir kaynağa başvurmayan yazar, Türkçe bir ansiklopedi maddesi 2 ve bir makaleyi 3 görmemiştir. Ayrıca 1 20. Yüzyıl Hadis Eksenli Oksidentalizm Çalışmaları -Fuat Sezgin Örneği-, Çukurova Üniversitesi SBE, 2015. Hadis Oskidentalizmi ve Fuat Sezgin (İstanbul: Ensar Yayınları, 2017) ismiyle neşredilmiştir.2 Bekir Kuzudişli, DİA, EK-1, 6-7.3 Bünyamin Erul, "N. Abbott'ın Aishah Adlı Kitabı ve Hz. Muhammed'in Sev-
Yapısal olarak hadis, sened ve metinden oluşsa da hadis denildiğinde genelde akla metnin gelmesi ve Türkiye’deki akademik hadis çalışmalarının daha ziyade metne yoğunlaşması bir yere kadar doğaldır. Doğal olmayan ise akademik araştırmalarda isnâd ve onun unsurları olan râviler ve rivayet sigalarına dair bazı çalışmalar yapılmasına mukabil bir bütün olarak isnâdın, hadis tarihi ve meseleleri açısından ne tarz imkânlar sunduğuna yönelik çalışmaların yeterli oranda olmamasıdır. Aynı şekilde isnâdın bitip metnin başladığı kısımda yer alan ve “ilgili hadisin nakledilmesine yol açan vesileler ve bir sahâbî ya da tâbiînin hadisi nakletme esnasında yaptığı açıklamalar” şeklinde tanımlanan (s. 25) sebebü îrâdi’l-hadîs hakkındaki çağdaş çalışmalar da oldukça kısıtlıdır (çalışmalar için bk. s. 21-2). Konuya dair Türkiye’de yapılmış ilk müstakil çalışma, Bekir Kuzudişli’nin Hadis Rivayetinde Bağlam: Sebebü îrâdi’l-hadîs isimli eseridir. Yazar bu çalışmasında sebebü îrâdi’l-hadîs bilgilerine yoğunlaşarak (s. 10) tedvin öncesi dönemdeki, yani tam anlamıyla sistemli bir rivayet sürecinin olmadığı 1./7. asırdaki hadis rivayetinin keyfiyetini (s. 9) çeşitli yönleriyle ortaya koymaya çalışmaktadır.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
customersupport@researchsolutions.com
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
Copyright © 2025 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.