Study DesignRetrospective clinical cohort study.Purpose To investigate whether the combined use of dynamic pedicle screws and polyaxial pedicle screws was effective on adjacent segment pathology (ASP).Overview of LiteratureVarious screw and rod models have been recently developed for preventing adjacent segment disease, and hybrid systems have been described along with posterior instrumentation in the fusion segment. In the literature, although the success of dynamic systems has been demonstrated in non-fusion posterior instrumentation, it remains unclear whether the addition of a screw-based dynamic system to a fusion segment would successfully prevent ASP in the long term.MethodsThe study included 101 patients who underwent surgery for degenerative spine diseases between 2007 and 2014 with lumbar stabilization that used either polyaxial pedicle screws alone or polyaxial pedicle screws plus dynamic stabilization screws (with hinged screw heads). These two patient groups were compared using retrospectively obtained postoperative new clinical findings, Oswestry disability index (ODI) scores, visual analog scale (VAS) scores, and radiological data.ResultsThe proportion of patients with ASP who were radiologically assessed was low (p <0.01) in the group that underwent lumbar stabilization along with dynamic screws. Treatment outcomes were clinically successful in both groups according to ODI and VAS scores, and no significant difference was determined between the groups in terms of clinical ASP (p >0.05).ConclusionsAlthough the combined use of dynamic screws and the static system was radiologically found to be effective for preventing ASP in patients who underwent lumbar fusion with posterior instrumentation, it did not completely eliminate ASP or result in a significant improvement in clinical ASP.
Study Design:Consecutive, retrospective review.Objectives:To evaluate and report a modified posterior vertebral column technique.Methods:We present a retrospective analysis of 20 patients. Patients having severe 3-dimensional deformity with flexibility less than 20% and managed by posterior vertebral body resection (PVCR) between 2011 and 2014 were included in this study. There were 12 female and 8 male patients, with a mean age of 18 year (range = 3-63 years).Results:The average follow-up was 3.5 years (2-5 years). The preoperative coronal plane deformity was 84° (70° to 120°) and corrected to 42° (28° to 68°), showing 60% scoliosis correction. Average preoperative local kyphotic angle was 92° (82° to 110°). Correction rate for kyphosis was 62%. All patients after surgery showed their baseline neurological status, and no complications were encountered. The mean estimated blood loss was 1072 mL (350-2000 mL). Thirty-nine percent (33% to 50%) of total blood loss occurred after vertebral body resection, and 61% (50% to 67%) blood loss occurred after the removal of posterior elements. The ratio of estimated blood loss to estimated body blood volume was 26% (range = 19% to 52%).Conclusion:We found that 60% of total bleeding occurs during and after posterior bone resection. Spinal cord is open to possible iatrogenic direct spinal cord injury with surgical instruments for a much shorter period of time compared with the original technique.
İlk cerrahiden sonra enfeksiyon bulgularının saptandığı zamana kadar geçen süre, tedavi planlamasında önemlidir. Filtzgerald ve ark. [10] tarafından yapılan sınıflandırma, Toms ve ark. [11] tarafından modifiye edilmiştir. Tsukayama ve ark. [12] tarafından da dördüncü evre tanımlanmıştır (Tablo 1). TANI Enfekte TKP'de, stafilokok türleri en sık izole edilen mikroorganizmalardır. Ancak, izole edilen bakteri türü ve antibiyotik direnci bölgeden bölgeye farklılık gösterebilir. Bu da evrensel bir tedavi protokolü belirlemeyi zorlaştırmaktadır. Ülkelerin ulusal artroplasti kayıtlarına baktığımızda, koagülaz negatif stafilokok insidansı artmaktayken, gram negatif bakteri insidansı azalmaktadır (Tablo 2). [13] Metisilin dirençli S.aureus (MDSA), metisilin dirençli S.epidermitis (MDSE) ve vankomisin dirençli enterokok D ünya genelinde total kalça protezi (TKP) uygulamasının artmasıyla birlikte, nedenden bağımsız olarak revizyon yapılan hasta sayısı da artmaktadır. [1-3] Primer TKP'de periprostetik eklem enfeksiyonu (PEE), başarısız sonuçta üçüncü sıklıkta (%15) görülmekteyken, revizyon vakalarında ilk sırayı almaktadır. [4-5] Enfeksiyon insidansı Birleşik Krallık'ta %1 [6] , Birleşik Devletler'de %2,2'dir. [7] Revizyon TKP'de ise derin enfeksiyon oranı Birleşik Krallık, Kanada ve İsviçre için sırasıyla %12, %14,5 ve %12,9'dur. [6-7] TKP'den sonra görülen enfeksiyon, nadir bir komplikasyon olsa da tedavisi zor ve tedavi maliyeti yüksektir. Enfeksiyon tipi, implantlar, konak kemik durumu ve hastaya bağlı faktörler göz önüne alınarak tedavi planlanmalıdır. Kurt ve ark. yaptıkları çalışmada, enfekte TKP tedavi maliyetinin enfekte olmayan TKP'ye göre 1,76 kat fazla olduğunu bildirmiştir. [8] Başka bir çalışmada da, septik TKP revizyonunun aseptik revizyona göre maliyeti 2,8 kat iken, primer TKP ye göre 4,8 kat olarak hesaplanmıştır. [9] Enfekte total kalça protezi tedavisinde çift aşamalı revizyon Two-stage revision of infected total hip arthroplasty
Türk Ortopedi ve Travmatoloji Birliği Derneği revizyon oranı 2,5 kat, 55 yaş altı hastalarda ise beş kat daha fazladır. [4] TDP'nin sağkalım süresini, temel olarak hastanın aktivite düzeyi, yaşı, kemik kalitesi gibi hastaya bağlı faktörler belirler. Bunun yanı sıra, implantın tasarımı ve tespit türü de sağkalım üzerine etkilidir. [5] Aseptik gevşeme, revizyon olgularının %40'ını oluşturur ve en sık revizyon nedenidir. [6] Ancak, TDP gün geçtikçe daha genç, aktif ve obez hastalarda uygulanmaktadır. [1,7-9] Bu da, komponentlerde gevşeme ve revizyon ihtimalini arttırmaktadır. TDP'de ideal komponent tespit metodu halen tartışmalıdır. Çimentolu A rtroplasti kayıtlarına göre, altmış yaş altı hastalarda primer diz protezi uygulanması hızla artmaktadır. [1,2] Bunun sonucu olarak revizyon olguları da artmakta, 2030 yılında, revizyon sayısının tüm total diz protezi (TDP) uygulamalarının %14,5'ine ulaşacağı öngörülmektedir. [2] TDP'de ana amaç, ağrısız, fonksiyonel, hastanın beklentilerini karşılayacak ve en az 15-20 yıllık sağkalım oranı %90 olan bir diz elde etmektir. [3] Her ne kadar primer TDP'de 10 yıllık sağkalım %90'ın üzerinde olsa da, 75 yaş üstü hastalarla karşılaştırıldığında, 65 yaş altı hastalarda Total diz artroplastisinde çimentolu veya çimentosuz uygulamalar arası başarı kıyaslaması Success comparison between cemented and cementless fixation in total knee arthroplasty
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
customersupport@researchsolutions.com
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
Copyright © 2024 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.