BACKGROUND: Acute appendicitis (AA) is the most common extra-obstetric condition requiring surgery during pregnancy. AA diagnosis is made by laboratory tests along with anamnesis and physical examination findings. Due to the physiological and anatomical changes during the pregnancy, AA diagnosis is more challenging in pregnant women compared to non-pregnant patients. The present study evaluated the significance of white blood cell counts (WBC), neutrophil-to-lymphocyte ratio (NLR), C-reactive protein/albumin ratio (CAR) and lymphocyte-to-C-reactive protein ratio (LCR) to diagnose acute appendicitis during pregnancy. METHODS:Pregnant patients admitted to General Surgery Inpatient Clinic with AA pre-diagnosis in September 2015-December 2019 period were screened using International Statistical Classification of Diseases and Related Health Problems-10 (ICD-10) diagnosis code (K35= acute appendicitis, Z33= pregnancy), and AA patients were identified retrospectively. The patients were divided into two groups. The Group I included the patients who had appendectomy due to AA and had a suppurative appendicitis diagnosis based on the pathological evaluation. On the other hand, Group II had the patients admitted as an inpatient with AA pre-diagnosis, but discharged from the hospital with full recovery without operation. Group III, i.e., the control group, on the other hand, was constituted by 32 randomly and prospectively recruited healthy pregnant women who were willing to participate in the study and who had matching study criteria among the patients followed in Obstetrics and Gynecology outpatient clinic of our hospital. RESULTS:This study included 96 pregnant women with an average age of 29.20±4.47 years (32 healthy pregnant women, 32 pregnant women followed for acute abdominal observation and 32 pregnant women who underwent appendectomy). Of these patients, three cases who turned out not to have suppurative appendicitis (negative appendectomy) and two cases found to have perforated appendicitis based on intraoperative and histopathological evaluations were excluded from this study. The results showed that Group I patients had significantly higher WBC (p=0.001), CAR (p=0.001) and NLR (p=0.001), but significantly lower LCR values (p=0.001) compared to the Groups II and III. Besides, based on logistic regression analysis, it was revealed that higher WBC, CAR and NLR values and lower LCR values were independent variables that could be used for the diagnosis of AA in pregnant women. CONCLUSION:Considering WBC, NLR, CAR and LCR parameters in addition to medical history, physical examination and imaging techniques could help clinicians diagnose acute appendicitis in pregnant women.
Bu çalışmanın amacı kliniğimizde ektopik gebelik tanısı konulan hastaların demografik özelliklerini incelemek, medikal ve cerrahi tedavi başarı oranlarını değerlendirmek ve ektopik gebeliklerin görülme sıklığının mevsimlere göre dağılımını analiz etmektir. Gereç ve Yöntemler: Ocak 2015-Ocak 2018 tarihleri arasında, Trabzon Medikal Park Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniğine başvuran ve ektopik gebelik tanısı konulan 54 olgu retrospektif olarak değerlendirildi. Ektopik gebeliklerin görülme sıklığının mevsimsel dağılımı başvuru tarihleri baz alınarak incelendi. Hastaların demografik verileri; yaş, parite durumu, gebelik haftası, human koryonik gonodotropin (β-HCG) düzeyleri, başvuru şikayetleri, özgeçmiş bilgileri kaydedildi. Değişkenlerin tanımlayıcı istatistikleri ile methotreksat (MTX) tedavisinde başarı oranları ve başvuru tarihine göre mevsimsel dağılımları IBM SPSS 22.0 paket programı ortamında istatistiksel olarak analiz edildi. Ektopik gebelik öyküsü olan hastalar ile cerrahiye yönlendirilen hastalar arasındaki ilişki ki-kare testi ile analiz edildi. Sonuçlar, istatistiksel olarak %95 güven aralığı ve α=0.05 anlamlılık düzeyinde değerlendirildi. Bulgular: Ektopik gebelik olgularının yaş ortalaması 33±4.6 idi. Tüm olgular geliş şikayetlerine göre değerlendirildiğinde, kasık ağrısı (%40.7) ve sekonder amenore (%18.5) en sık görülen şikayetler idi. Hastalar risk faktörleri açısından değerlendirildiğinde öyküde en sık geçirilmiş ektopik gebelik ve sezaryen operasyonu olduğu görüldü. Tanı konulduğunda hastaların %66.7'sinin (n=36) gebelik haftası 4-6 hafta arasında idi. Ayrıca hastaların %59.3'nün (n=32) MTX günü ß-HCG değerleri 5-1500 mlU/ml arasında idi. Ortalama ß-HCG değeri 609±412 mIU/ml idi. Hastaların %85.2'ne (n=46) tek doz MTX yapıldı ve kür sağlandı. Hastaların mevsimlere göre dağılımı incelendiğinde, ektopik gebelik en sık %31.5 (n=17) oranla yaz mevsiminde görüldü. Sonuçlar: Günümüzde ektopik gebelik tanısının erken konulması MTX tedavisini ön plana çıkarmaktadır. Çalışmamızda, kliniğimizdeki MTX tedavi başarı oranlarının literatürle uyumlu olduğunu gösterildi. Ektopik gebeliğin yaz aylarında görülme sıklığı bize iklim ve mevsimsel değişikliklerin epidemiyolojide rol aldığını düşündürmektedir.
Abortus etiyolojisinin anlaşılması istenen gebelik kayıplarının önlenmesi açısından önemlidir. Dünyada Kanada, Avusturalya gibi bazı ülkelerde abortusların mevsimsel dağılım gösterdiğini bildiren yayınlar mevcuttur, ancak ülkemizde bu konu ile ilgili veri bulunmamaktadır. Bu çalışmanın amacı bölgemizde spontan abortusların mevsimsel dağılımlarının değerlendirilmesidir. Gereç ve Yöntemler: Yapılan çalışmada, 1 Ocak 2015 ile 1 Ocak 2018 tarihleri arasında hastanemize başvuran, 20-49 yaş arasındaki 707 gebenin demografik verileri retrospektif olarak analiz edildi. Tüm abortus olgularının ve alt türlerinin mevsimlere göre dağılımları ki-kare testi ile analiz edildi. Çalışma, IBM SPSS (Sosyal Bilimler İçin İstatistik Programı) 22 programı ortamında analiz edildi. Veriler α=0.05 yanılma düzeyi ve %95 güven aralığında değerlendirildi. Bulgular: Çalışmada abortus olan gebelerin yaş ortalaması 34±6 idi. Abortusların (n=707) mevsimlere göre dağılımı incelendiğinde kış mevsiminde %26,2 (n=185), ilkbaharda %25,5 (n=180), yaz mevsiminde %23,1(n=163), sonbaharda ise %22,8 (n=179) oranında olduğu görüldü. Yapılan tek örneklem ki-kare testine göre, abortusların mevsimlere göre dağılımları incelendiğinde mevsimler arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık bulunmadı (p=0.672). Abortus türlerinin, mevsimlere göre dağılımları incelendiğinde missed abortusların ilkbahar mevsiminde daha sık olduğu görüldü (p=0.00072) ve istatistiksel olarak anlamlı farklılık bulundu (p<0.001). Kimyasal gebeliklerin ise kış mevsiminde daha fazla olduğu görüldü ve bu fark istatistiksel olarak anlamlı bulundu (p=0.003732). Ayrıca abortus incipienceler yaz mevsiminde daha çok görüldü ve bu fark istatistiksel olarak anlamlı bulundu (p=0.00019). Sonuç: Abortusların mevsimlere göre dağılımı incelendiğinde mevsimler arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık bulunmadı. Ancak missed abortusların ilkbahar mevsiminde (polen mevsimi olduğundan) daha sık görülmesi nedeni ile missed abortus etiyolojisinde immünolojik faktörlerin önemli olabileceğini düşünüldü.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
customersupport@researchsolutions.com
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
Copyright © 2024 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.