Üsküdar’ın tarihi dokusu özellikle 20.yüzyılın başında damgasını vuran yangınlarla önemli ölçüde zarar görürken, aynı yüzyılın ortalarında ise bu defa tarihsel çekirdek alanının içindeki farklı özellikteki tarihi yapılar yıkılarak yerlerine apartmanlar ve çok katlı işyerleri inşa edilmiştir. Üsküdar, İstanbul’un çoğu tarihi semtlerinde sıklıkla görüldüğü gibi tarihsel coğrafi görünümünü önemli ölçüde kaybetmiştir. Yine de Üsküdar’da Osmanlı İmparatorluğunun mimari yapısını yansıtan ve günümüze önemli ölçüde ulaşan yapılar bulunmaktadır. Kültürel mirasın ve turistik kaynakların önemli bir parçası olan camiler, çeşmeler, hamamlar, köşkler, yalılar ve ahşap konutlar bunların başında gelmektedir. Çalışmada, Üsküdar’da 1950’li yıllara kadar tarihi dokularını koruyabilmiş yapıların günümüzde ne durumda olduğu, yeni bir fonksiyon kazanıp kazanmadığı incelenmiştir. Bunun için 1930’lu yıllarda hazırlanmış olan 1/200 ölçekli Sigorta Haritaları kordinatlandırılmış ve haritalardaki her bir yapının kullanım amacı belirlenip ArcGIS 10.4.1. paket programı yardımıyla sayısallaştırılmıştır. Haritaların kapladığı saha aynı zamanda çalışma alanı olarak kabul edilmiştir. Daha sonra ise belirlenmiş olan yapıların ne kadarının günümüze kadar ulaşabildiği ve yapıların kullanım amaçlarında ne gibi değişiklikler olduğu kantitif olarak ortaya konulmuştur. Çalışma sonucunda yapıların ancak (247) %3’ünün günümüze ulaşabildiği ortaya çıkmıştır. Günümüze kadar ulaşan 247 adet yapının da (18’i) %7’si günümüzde atıl durumdadır. 1930’lu yıllarda kayıt altına alınan ve günümüze kadar ulaşan 247 yapının eski kullanım amaçları sırası ile ikametgâh (110 adet), dini (68 adet), kültürel/eğitim (23 adet), ticari (18 adet), idari (4 adet), sağlık (3 adet), ulaşım (1 adet) hizmetleri amacıyla kullanılmıştır. Günümüze ulaşan çeşme, sebil, sarnıç gibi alt yapı ve kentsel donatıların sayısı ise 18’dir. Bunların dışında yerleşmenin güvenlik, idari, hukuki ve sağlık fonksiyonuna katkı veren çeşitli yapılar tespit edilmiştir. 1930’lu yıllarda çeşitli amaçlarla kullanılan ve günümüze kadar ayakta kalabilmiş olan bu yapıların yaklaşık dörtte biri günümüzde farklı amaçla kullanılmaktadır. 1930’lu yıllarda ikamet amacıyla kullanılan yapıların önemli bir kısmı günümüzde ticari amaçla kullanılırken, dini amaçlarla kullanılan yapıların önemli bir kısmı günümüzde de aynı amaçla kullanıldığı görülmüştür.