ÖZETAmaç: Atriyal fibrilasyon (AF) günümüzde en sık gözlenen kalıcı ritim bozukluğu olmasına rağmen hastalığın prevalansı, risk faktörlerinin sıklığı, uygulanan pıhtı önler tedavinin uygunluğu ve başarısı hakkındaki veriler yetersizdir. Biz bu çalışmada, üçüncül bir merkez olan hastanemizdeki kardiyoloji polikliniğimize başvuran hastalarda AF prevalansını, risk faktörlerinin sıklığını ve uygulanan pıhtı önler tedavinin uygunluğunu güncel kılavuzları göz önünde bulundurarak araştırmayı amaçladık. Yöntemler: Hastanemizin kardiyoloji polikliniğine Ocak 2010 -Haziran 2010 tarihleri arasında başvuran ve atriyal fibrilasyonu olan hastalar retrospektif olarak çalışmaya dahil edildi. Hastaların demografik özellikleri, atriyal fibrilasyon klinik sınıflaması, CHA2DS2VASC skorları, aldıkları tedaviler değerlendirildi. Retrospektif olarak son 12 ayda ölçülen INR değerlerine ulaşıldı ve pıhtı önler tedavi başarısı değerlendirildi. Bulgular: Kardiyoloji kliniğimize başvuran 4721 hastanın 432'sinde (%9.1) AF vardı. Hastaların 253'ü (%58.5) kadındı, ortalama yaşı 70.4 yıldı. En sık görülen AF tipi kalıcı AF idi. En sık risk faktörü hipertansiyon idi (%71.9). CHA2DS2VASC skoru 377 hastada (%87.2) ≥2 idi ve mutlak pıhtı önler tedavi endikasyonu olan bu hastaların 254'ü (%67.3) varfarin alıyordu. Kalan hastalardan 1 risk faktörü olan 37 hastanın 16'sı; hiç risk faktörü olmayan 18 hastanın 10'u varfarin almaktaydı. Endike olduğu halde varfarin kullanmayan 123 hastanın 36'sında pıhtı önler tedavinin kontrendike olduğu, 13 hastanın varfarin kullanmayı reddettiği ve 5 hastanın ise tedaviye uyumsuzluk nedeniyle varfarin tedavilerinin kesildiği öğrenildi. Hastaların %15.9'u pıhtı önler tedavi endike olduğu ve bir engel olmadığı halde varfarin kullanmıyordu. International Normalized Ratio (INR) değerlerine ulaşılabilen hastaların %83.5'inde terapötik INR hedefinin sağlandığı saptandı. Sonuç: Çalışmamızda, hastanemiz kardiyoloji polikliniğinde AF tanısı ile takipte olan hastaların önemli bir kısmının güncel kılavuzlara uygun tedavi aldığı ancak hala azımsanmayacak bir hasta grubunda kılavuzların uygun şekilde uygulanmadığı saptanmıştır.
ABSTRACTObjective: Though atrial fibrillation (AF) is the most common sustained arrhythmia permanently; there is not enough data about the prevalence, frequency of risk factors, and adequacy of anticoagulant therapy. We aimed to investigate the prevalence of AF, the frequency of risk factors, adequacy of anticoagulant therapy in patients who were admitted to our outpatient tertiary cardiology clinic according to current guidelines. Methods: Patients, admitted to our Cardiology outpatient clinic between January -June 2010 and had a history of AF were included to the study retrospectively. Patients' demographic findings, clinical AF classification, CHA2DS2VASC scores, treatments the measured INR values in last 12 months retrospectively and the success of anticoagulant therapy were evaluated. Results: Overall, 432 (9.1%) of 4721 patients had AF. Among them 253 (58.5%) patients were female, mean age was 70.4 ...
Amaç: Perikart efüzyonu sıkça karşılaşılabilen bir durumdur ve perikardiyosentez gerektiren perikart efüzyonlarının nedenleri çok değişkendir. Bu çalışmada klinik uygulamada sıkça tercih edilen geleneksel yöntemle floroskopi eşliğinde perikart sıvısı boşaltılan hastalardaki en sık etiyolojiyi ve işlemin tanısal değerinin yeterliliğinin araştırılması amaçlanmıştır. Gereç ve yöntemler: Haziran 2008 ve Ocak 2010 tarihleri arasında kliniğimize başvuran hastaların tıbbi kayıtları geriye dönük olarak incelendi. Bulgular: Hastaların ortalama yaşı 54.9± 16.7 yıldı ve hastaların 42' si bayandı (%59.2). En sık ilk başvuru şikayeti solunum güçlüğüydü (%94.3). Ekokardiyografide 58 hastada (%81.6) tamponad saptandı. Akciğer kanseri en sık saptanan kanser türüydü (15 hasta). Ortalama boşaltma süresi 1.7± 1.0 gün, toplam boşaltılan sıvı hacmi 1297 ± 474 ml idi. Hastaların %43,6' sında boşaltılan sıvı kanlı vasıftaydı. Histopatolojik incelemede sadece 8 hastada (%25.8) kanser hücreleri gösterilebildi. Sekiz hastanın ise perikart sıvı örneklerinde iltihabi hücreler saptandı. Sıvı örneklerinden yapılan ekimlerde 4 vakada mikroorganizma üremesi mevcuttu. İki hastada işleme bağlı komplikasyon görüldü. İlk 30 günde 8 hastada (%11.2) yineleyen sıvı toplanması oldu ve bu hastaların hepsi kanser hastalarıydı. Sonuç: Hastalarımız arasında boşaltım gerektiren perikart efüzyonunun en sık etyolojik nedeni kanserdi. Kısa boşaltma süreleri ve altta yatan kanser yineleme ile ilişkili bulunmuştur. . Anahtar Kelimeler: Perikart hastalıkları, perikart efüzyonu, tamponad
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.